Otizm yükselişte, ancak sizin veya çocuğunuzun toplumsal koşullarda rahatsız edici veya otistik teşhisi olduğu anlamına gelmiyor. Otizm ile sosyal kaygı arasındaki farkı bilmek, sosyal etkileşimin şart olduğu belirli durumlarda, etkili başa çıkma mekanizmalarını veya tedaviyi anlamanıza yardımcı olabilir.
Otizmli Olmak Sosyal Anksiyete Riskini Arttırır mı?
Otizm ya da otizm spektrum bozukluğu, sosyal iletişim ve etkileşim ile gelişimsel gecikmelere ya da zorluklara neden olan bir grup gelişme bozukluğudur. Belirtileri şunlardır:
- Göz temasından, fiziksel temastan kaçınma
- Tekrarlanan hareketler (kolları çırpma ya da yana sallama)
- Oyuncak ya da nesneleri sıralama
- Rutin değişiklikler yüzünden üzgünlük,
- Yalnız kalama isteği, sosyal becerilerin eksikliği
- Seslenildiğinde yanıt vermeme, çocuklarda gecikmiş konuşma
- Sözleri defalarca tekrarlama, sorulara ilgisiz cevaplar verme.
Farklı durumlarda otizm kategorisi vardır; bazı vakalar başkalarından daha şiddetlidir. Davranışsal veya konuşma terapisi genellikle otizm spektrum bozukluğu olan çocuklar için yararlıdır.
Sosyal anksiyete diğer insanlarla sosyal etkileşim, negatif yargılanma veya değerlendirilme korkusu bulguları şunları içerir. İkisi arasında temel fark, sosyal anksiyete bozukluğunun sosyal durumlarda korku ve aşırı endişeye neden olduğu, buna karşın otizm olan birinin kaygılı veya kaygısız olabilmesidir. Bununla birlikte, otistik olmanız, sosyal anksiyete bozukluğu riskinizi artırır.